Evde bir telaştır gidiyor bu hafta. Eskişehir'den kardeşim geliyor. Aslında bu ara planlar Ekim'den bu yana görmediğim kardeşime ve taşınma sürecin de olan iş yerime göre ayarlanıyor. Bir aydır planladığım dinlenme, tozu dumana katma amaçlı İstanbul seyahatim de mecburen sürekli tarih değiştiriyor. Bi söylediğim bi diğerinden kopuk gidiyor. Hiç sevmediğim dengesizlikler aldı başını gidiyor. Söz verdiğim arkadaşlarımı arayarak zamanı yönlendiremediğim sürecimi açıkladım ve tüm planları zamana bıraktım.
Bugün ki blog yazıma besmeleyle başladım(: Bu benim laptop'umdan yazdığım ilk yazım. Bütün günüm işte PC başında geçince evde bilgisayar başına oturup yazı yazmak bana hiiç keyif vermiyordu. Zannedersem bu yüzden tüm bilgisayar işlerimi gün içinde halledip akşam huzurla yayılıyordum. Birkaç kez içimden sayfama birşeyler yazmak geldiğin de ise olmadı. Sanki yazar havasında; yerimi beğenmedim, aklımdakiler oturduğum yerde sabitlendi!! Ama şimdilik iyi gidiyor bakın bakın gidiyor...((: Malum alışmak lazım altı yıldır alıştığım bilgisayarım ve koltuğumda yavaş yavaş yerinden oynuyor.
Pazar günü kuzenimle birlikte günlerdir araştırmasını yaptığımız bilgisayarı almak amaçlı Çiğli Kipa'da(alışveriş merkezinde) buluştuk. Asus mu, Acer mı, yoksa Toshiba mı derken... Toshiba A200-1YX de karar kılındı. Herşey gayet güzel;)) Telefonla mesai saatlerinde de ara ara kendilerini arayarak abuk sorularıma maruz kalan Toshiba çalışanları "hadi kapatıyoruuz..." diyerek durumun vahimliğini ortaya koydular((: Kuzenim kolumdan çekerek beni çıkartmaya çalıştığında dilimin ucunda ki sorulara yenilerini de ekleme amaçlı Starbucks'da bir mola verdik. Öyle ki yüklemeleri hallettik vee Nalan'ın önerdiği kahveyi nihayet denedim. Tarçınlı coffee, mmm naneli ve beyaz çikolatalı kadar lezzetliymiş kendisi. Şiddetle öneririm tüm önyargılılara. Ama abartıp üstüste içince yine çarpıldım. Öyle ki soluğu Kentucky(KFC)'de aldım. Yani tam bir tatil yaptık ailecek; midem, ruhum ve tüm bedenim;) Bir de bu araştırmayı 3 haftadır yaptığımı ve fellik fellik tehlikeli bölgelerde hafta sonlarımı geçirdiğimi düşünürsek kendim gibi kuzeni de yaktım. Arabaya binerken söylediği söz hala kulaklarımda "yaa Sibel çık hayatımdan lütfeen:((" Hehe duramam ben; ev arkadaşımı da 2 beden büyüttüm, annesine yıl 2000'de 42 beden teslim ettim. Şimdi dört gözle annecimle kardeşimi ve ev arkadaşını bekliyoruz, babam,annem ve ben.
Sarmalar sarıldı, sevdikleri alındı. Haftasonum özlem gidermeli geçecek. Daha bi tatlı hayat sabredince, daha bi tatlı hayat gözümün nuru gelince. Zaman sabrımızın ödülünü verecek((:
Kardeşimi son gördüğüm de paylaştıklarım BURADA.