Küçük Dünyama Takılanlara Fısıldadıklarım...: BEN-annem, kırmızı kız, O-annesi ve zaman

22 Ocak 2008

BEN-annem, kırmızı kız, O-annesi ve zaman

Üniversiteyi kazanıp yurda geldiğim ilk gün tanıdım onu. Elimde valizim vardı, yine en kocamanından bir kırmızı kız. Onun da vardı en kocamanından bir tane. Annem vardı bir yanımda diğer yanımda babam. Onun da öyle, bir de ablası fazladan. Duygusal, şaşkın bir gündü, ailemizin bizi bırakıp gideceği o gün. Cesaretim gitmiş dişçi koltuğunda ki o korku sarmıştı içimi. Öyle bir gündü, içimden ailemle kaçıp gitmek gelmişti geldiğim küçük kasabaya. Onun da öyleydi, o bakışla karşılaştığım da anlamıştım yalnız olmadığımı. İçimizde küçük kıpırtıları saklamaya çalıştığımızı görmüş/tüm. İlk merhaba dediğim kişiydi kosskoca şehirde. Ben de ilk merhabasıydım onun kosskocaa şehrinde. Anneler daha bi buruk olur evladının içinde korku olunca, evlatların ilk hakları/tüm hakları önce anneye verilir, evlat anneye emanet edilir ya taa doğuştan varoluştan bu yana... Bizimle yukarı çıkma hakkı da anneye verildi bomboş koridorlu soğuk binada. Ben vardım annem vardı. O vardı annesi vardı. Birlikte çıktığımız o merdivenlerden, sonrasında yıllarca birlikte inip çıktık onunla belki bin defa. Birlikte kaçıp sığındığımız evler oldu yüreklerimizde. Koccamaan kırmızı kızla taşımıştık o gün geçmişimizi o soğuk binaya ve "merhabayla" paylaşmıştık tüm yaşadıklarımızı. Bir bir çıkardık kırmızı kızdan her şeyi biir bir... Bir bir geçti seneler yıl 1997'di. Annem vardı annesi vardı. Sonrasında ben kaldım bi kosskocca şehirde okul bitti o da kaldı benimle birlikte, kaldık. Sonra hayatıma biri daha girdi o evlenince.
Büyümek kurallaşmakmış biraz da. Büyüyünce zaman önemli oluyor, eve giriş saatleri erkene alınıyor, uyanınca anne-baba gibi işe gidiliyor. Büyüyünce insan yoruluyor. Sen yorulmasan da yorulanlara uyuyorsun onlar yorgunsa hayata ayak uyduruyor büyüyorsun. Kurallar alıp başını gidiyor. Kısıtlı zamanlarında görüştüğün daha az kişi oluyor ve bu anlarda görüştüğün kişiler en kıymetlilerin oluyor. O kişilere değerini biraz da zaman kazandırıyor. O zamanın içinde ki toparlanışlar, göz yaşları koccamaan bir kırmızı çanta içinde taşınıyor. Ben vardım o vardı ve aramızda bir kırmızı kız. İçinde alemiz, geçmiş zamanlarda ki her şey vardı. Biz böyle olduk 10 yıl sonra artık ortak bir çantamız(kırmızı kız) vardı en koccamanından. Zaman vardı bizi sınayan birbirimize bağlayan. Kısıtlı zamanların büyük arkadaşı o.
-Sibel ama üzülme sana acı bi haberim var.
-Biri öldü dimi noldu!! Dur söyleme(yatakta doğruldum, gözlerimi yumdum sımsıkı). Şimdi söyle, NOOLDUU!!
-Sibel biz dün annemi kaybettik.
----
Nedendi, iyiydi, şakaydı, gerçekti, sonra hayat çok kötü oldu, basit kaldım ben, küçüldük hepimiz yaşamın içinde, oyuncak kaldık.
Safranbolu gezimin 2. günü. Telefonda. Ağladım. Sadece ağladım. Sadece bu. Bu kadar. Başka bir şey yapamadım. Acıydı. Ağlamak güzeldi ama bu kadarı acıydı. Kapattım teli yine açtım. Yapabileceğim bir şey olmalıydı. Bu bayram ben Fatma teyzemi aramamıştım. Artık bir şey yoktu.
Haftasonu ona gittim anca gittim anca geldi çünkü. Ben vardım annem vardı, Ülkem vardı bir dee Fatma teyzem vardı. Ülkem annen vardı yanımızda çünkü SEN vardın Fatma teyze vardı.
Ağlıyorum şu an, yine. Zaman yanıbaşımızda, çantamız aramızda yol alacağız. Annemi de yanımıza alıp konuştuğumuz gibi hiç ayrılmayacağız seninle. Biz hiç birşeyi unutmadık unutmayacağız.
"Öğrenmek aklımıza neden gelmedi" dediğimiz Fatma teyze mantısını belki bir gün o tatta yapmayı başarırız seninle;))


11 yorum:

...Aslı Cadısı... dedi ki...

Ölüm ne kadar soğuk ve gerçek bişey.Ve söylenecek hiçbirşey kalmıyor üstüne.Sibel ablacım seninde arkadaşınında bağı saolsun...

Goksu dedi ki...

Ah be kuzum ben senin bu yazini simdi okudum, msn'de de viy viy viy konustum seninle...ne olur kusura bakma...

Offf bu cok icime dokunan bir konu, hele gurbetteyken...o yuzden anneniz yaninizdayken, dokunun yanagina dokunabidiginiz kadar...

Adsız dedi ki...

Sibelim Edi'ne melek dostum dersin sen hep Edi'n de sana sensin melek der ya,sen naif,hassas,insan insan melek dostumsun benim kırmızılı kızın olduğu gibi benim de özelimsin.

O kadar güzel ifade etmişsin ki ağlayarak yazıyorum şu an. Az sonra onaya basacağım ve seni arayacağım. Boş çuval gibi hissediyor insan kendini. Fatma teyzelerimiz var yaşamımızda ve onlar hep varolacak. Sen de kırmızı çantalı olgunluğa erişirken yanıbaşında olan dostunda ne kadar güzel mantılar yapacaksınız teyze olunca... Bil ki Fatma teyze üfleyecek sizlere sevgi dolu enerjisini. Fatma teyze sen rahat uyu emi seni çok seven kızların var, birde ben bu vesile ile seni tanıdım. Kötü de olsa sen varsın biz bunu biliyoruz.Sen rahat uyu Fatma teyze :(

angel dedi ki...

insan kendiliğinden de ölmesin ister hastalık ister kaza demişya üstad NESİN...ne de dogru demiş...nur içinde yatsın...
Sevgiyle...

Adsız dedi ki...

BLOGU OKUMADAN ONCE BOYLE BI YAZIYLA KARSILASACAGIM AKLIMDAN GECMEDI SIBELIM KONUSMALARIMIZ HEP FARKLI YONDE KURULDU SENINLE CUNKU FARKETTIM KI HIC GERCEK ACIDAN SOZ ETMEMISIZ MEGER:((BAZEN BIR RUYADA BILE YASAMAK OLUMU INSANIN KORKU DUYMASINA YETIYOR YADA KAYBETMENIN ACISINI NYASATIYOR SABAH KALKIYORSUN IKI DAMLA YAS GOZUNDE AMA BASINA GELDIGI ANI DUSUNEMIYORSUN DUSUNMEK ISTEMIYRSUNN KORKUYORSUN KISACA...ARKADASINI COK SANSLI BULUYORUM AMA SENIN GIBI DUNYA TATLISI BI DOSTU WAR KIRMIZI CANTALI BI KIZI WAR O KIRMIZI CANTANIZA YENI IYI GUZEL ANILAR KOYMANIN DILEGIYLEEE :))

laleninbahcesi dedi ki...

sibelcim, aa ne güzel yazı koymuş Sibel dememe kalmadı. Acılı bir yazı. İşte bazen böyle hüzünlerde bölüyor yaşamı. Başın sağolsun diyorum sana da arkadaşına da. Fatma Hanım nurlar içinde yatsın mekanı cennet olsun

Sudamlam dedi ki...

ağladım :(( kendimi bu yazının içinde bir yerlerde buldum bir an..ben biliyorum o her telefon çalışta acaba korkusunu ve annemin babamın yüzüne eklenen her çizgide benim içimde yer eden endişeyi..ölümü bile bile yaşıyoruz ama kabullenmek ne kadar zor ne acı :(( bencilim ben bencilim işte..hep sevdiklerimden önce allahım ben diyorum.. lütfen ben..

Adsız dedi ki...

ölüm bu kadar soğuk ve gerçek...Bir varmış bir yokmuş misali yaşananlar varken arkada.Acaba yaşıyormuyuz gerçekten dedirten... son nefeste kısa gelen zaman.Oysa yaşarken geçmeyen dakikalar.Zamana inat bir gün özgürlüğüne , özüne uçup giden bir ruh.Ölüm soğuk da olsa asıl olan ..Başınız sağolsun canım.Ölüm acısı hiç bir acıya benzemiyor ama benim tek tesellim günün birinde buluşacağımıza inanıyor olmam :((yine de hepsini çok özlüyorum...

angel dedi ki...

Güzel bi hafta geçir emi Sibel cim
Gönlünce olsun herşey..
Sevgiyle...

zehra dedi ki...

içime cok battı bu yaa en buyuk korkum bu zaten sevdıklerımı kaybetme korkusu ölüm cok ürkütücü bir gercek

jelibob dedi ki...

Ölüm çook kötü bişey.Sanki bir boşluğun içindeymişsin gibi.Simsiyah...O toprağın altında.Kimse olmadan yapayalnız.Ben bununla ilgili çook kitap okudum internette baktım.Orada hep siyah bi boşlukta olucakmışız;diye yazıyor.
Aaaaay düşündükçe içime sıkıntı basıyor:)