Aaa blog sayfamın punto ayarları yok oldu/muş. Haberim yok hep böyle mi olacak; o zaman yeni punto merhabaa((: Şöyle keyifle yazı yazacaktım ki ne yazacağımı unuttum bu telaşla. Haftasonunun tam başı olan keyifli günlerin habercisi cuma günü eski arkadaşım, şimdilerde keman hocam aradı. "Hayırsıızzz" diye. Bu ara aldığım telefonlarda kulağıma çalınan ilk hitap kelimesi bu; "hayırsız". Sağolun size de diyesim geliyor ama bahane yok ki nafile. Ya da selamı var ....'nın o hayırsıza selam söyle dedi şeklinde ki içerlemelere. Araya giren hastalığım ve tatil telaşı yok toparlanması derken uzak kaldım galiba arkadaşlarımdan.
Yapmam gereken o kadar çok şey var ki bunların içinde en zoru kilo vermek galiba. Bunu planlarken bile yiyorsun 7/24 yiyorsun. Birine ev gezmesi yapsam soluğu boş tabağımı mutfağa bırakırken buluyorum. Sohbetler "ne yaptın, nasıl ağırladın, üff harikaydı, al bak tarifi...v.s." şekilli oluyor. Zor zor bu devir de çok zor, ortada yeni model çikolatalarla yepyeni tatlar varken "mm yok ben almıyım" şekilli kalıp yaratmak. Benden çıkmıyor, çıksa da falso veriyorum ağzımın suyu akıyor. Bi on yıl önce demiştim anneme beni doktora götür diye. Espri sandı, değildi. Neden benim her gördüğüm şeyde ağzımın suyu akarken arkadaşlarım "şaka yapıyorsun daha yeni yemedik mi" diyorlardı!! Anlayamadım aradan uzun zaman geçti. Ağzımın suyunun aktığı o dönemden bu döneme sanki yediklerim saklandıkları yerden çıkmaya başladı. Yaş otuz gerçeklerle yüzleşme vaktiymiş. Her şeyin biir bir ortaya çıktığı, iyilerin kötü, kötülerin iyi olduğunu görme vakti. Tam ortasında nötr değerlendirmelere en yakın noktaymış burası. Elinde avucunda ne varsa ortaya koyma vakti bugün. Gün bu gün ve içimde acımasız düşüncelerde boğduklarım, arkamı dönüp sıkı sarıldıklarımı gördüğüm gün. "Pişmanlıkların olmadığı" söylemlerinin saçma olduğunu düşündüğüm gün. Pişmanlıklarımı kabul edip "asla" demekten yine korkup "yapmamalıyım" dediğim, yaparsam ardındakileri görebildiğim gün. Büyüdüğümü gördüğüm, hayatımın bana ait olmadığını bildiğim, ayaklarımın yere alıştığı, topuklarımın zamanla nasır tutacak kadar yorulacağını bildiğim gün. Yaş otuz. Yerinde oturanları kaldıramayacağımı anladığım, idare edilme zamanın yavaş yavaş yaklaştığı gün.
Belli ki bugün ki sinirle değil her günkü hissettiklerimle vardığım sonuç bu. Üçün(3) önündeki, yaşımın sonundaki sıfırın(0) kattıkları kadar anlamsız ve güçsüz. Halbu ki önüne katmış sıfırı ve savarken yerine dördü kendisi bilmez ki uğursuz bir ÜÇ(3)'tü.
Ya da daha önce söylediğim gibi;
Yaş "30" Evde Yokuz((: (ESKİ YAZIM)
30 Ocak 2008
uğursuz '3' ile anlamsız '0' =Yeni Yaşım
Etiketler:
pişmanlıklarım
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
oleyy ilk yorumunu ben yazayım dedim:) hani yaş haddi olarak en çok da benim hakkım galiba...
Herkese başka şeyler katıyor galiba senin tabirinle ''3'' lü ve ''0'' 'lı yıllar. Bak ben sakin yaşamayı öğreniyorum belkide ayaklarım yere alışıyo o kadar günzel alatmışsın ki yine ellerine sağlık siboş:)
yine de benim favorim yaş otuz evde yokuz...
30 yaşında kadın Hindistan gibidir. sıcak, bereketli ve esrarengizdir.
Haa ayrıca daha çoook keşfedilmeyen yanları vardır;)
Ben 30 a 1 kala sevdim be bu yaşı:))
öptümmm
Kuzu senin dogum gunun muydu de ben atladim?Eger oyleyse , dogum gunun kutlu olsun!
Valla 30 ya da 33 pek farketmiyor.Yani ediyor da etmiyor.Hani icin hala 15'lerde ya da 20lerde hissediyor ama deneyim olarak biraz daha cok seye sahip oluyorsun bence.Iste blogda oldugu gibi , hatirladigin o olayin 10 yil once oldugunu soyleyince kendin bile sasiriyorsun hatta...:)
Her nefes alis verisini hissedigin ve 'oh ne guzel!' dedigin anlarla dolu uzuuuun bir omrun olsun!
Ya var ya bu hayırsızı sana demeyecek tek insanım. Sabahın erken vaktinde beni güne uyandırman kadar güzel bir dostluk varmı? Cık cık yok bu da keman hocasına akort olsun dermişim :) Çekil aradan seninle işi yok artık siboş'umun.
Kuzu sen bakma kilo geyiğine hatunun etlisi makbuldür. Ayrıca sen gelmeden ben 100 kilo et, 1000 adet muz stoklarım asla aç bırakmam seni :)
Evde kal ayrıca ne olacak bacım, iyi yönünden bakarsak eğer sokakta kalmıyorsun ya ha haytt :)
Angel'e katılıyorum;)
hiiiii, hatırlamıyorum bile o yaşları. Sanırım en koşturmacalı dönemlerimdi. Pek sevdiğim yaşlarım değildi gibi. Çocuklar küçük vırak cırak dönemlerimizdi diye hatırladım. Hoş gelsin sefa gelsin yeni yaşlar. Sevgilerimi bıraktım Sibelcim
Yorum Gönder