Cuma sabahı çıktığım evime cumartesi gecesi ayak bastım. Tamamen yardım amaçlı bir "gün" mevzusuna istinaden pasta börek yaptım. Bir başıma değil aslında başımda ustalarımla. Yani ben bu hususta iyi bir çırağım. Mutfakta karıştırma, çarpma-çırpma işlerinde kendimi tek geçerim. Bir de pekmezi nar ekşisi sanarak dolmayı neredeyse katletme durumlarına henüz gelmediğim için aslında biraz da eksiğim((:
Üç bayan 5 çeşidi çıkardık vallahi hem de içkili kafayla. Kakara kikiri "Gaziantep Dolması" yaptık hiç bilmeden. Kafadan bir tarifle sıvadık kolları. Güzel kafamızda ki ezberden tarifle çıktık yola. Sıra sıra dizili dolmalar ip de kurban misaliydi. Hem de yaşları pek bi ufak minik minikti her biri. Kaynayan suyun içine sok-çıkar bi yumuşattık önce yüreklerini, sonrası malum içini doldurma vaktiydi. İçi biraz acıklı salçayla doldu kendi sayısıyla eş çorba kaşığı pirinçler de ilave oldu, tuz kadar sumak da espri mevzusuydu.
-Nilüü, ne kadar sumak koydun!!
-Tuz kadar
-Eee tuz ne kadardı!!
-Sumak kadar
"Hee!!" diye kaldım. Kafalar binbeşyüz olunca öyle sesler çıkartmak da zor olmuyor o ruh haliyle. Sonrası bu oldu mevzu bahis, o güne ait her tarifte bu taktik kullanıldı.
Ama değer derece de eğlenceliydi. Bi kere kendimi yaşıma uygun bulmanın, hanım poziyonlarda görmüş olmanın, iyi evlat, becerikli bir sevgili modunda iç rahatlığını yaşadım. Kendimle gurur duydum vallahi her puding karıştırışımda; içimi, dışımı, ortamı karıştıranları da attım tatlı sıcak çikolataya hepsini o kafayla şekere buladım. Tencerenin dibinde kalan musubetmiş sanılan kısmı yedim yuttum o hızla.
Beğenilmiş. Çok beğenmişler akşam telefonla aranılarak teşekkür edildi. Ne demek ki; hem gurur duyuldu hem de ufkum genişledi.
Hani demiştim ya bir daha çağırırsanız gelirim diyee... Hande bu şaka değildi. Çok zevk aldı Sibel o gece:)))
Üç bayan 5 çeşidi çıkardık vallahi hem de içkili kafayla. Kakara kikiri "Gaziantep Dolması" yaptık hiç bilmeden. Kafadan bir tarifle sıvadık kolları. Güzel kafamızda ki ezberden tarifle çıktık yola. Sıra sıra dizili dolmalar ip de kurban misaliydi. Hem de yaşları pek bi ufak minik minikti her biri. Kaynayan suyun içine sok-çıkar bi yumuşattık önce yüreklerini, sonrası malum içini doldurma vaktiydi. İçi biraz acıklı salçayla doldu kendi sayısıyla eş çorba kaşığı pirinçler de ilave oldu, tuz kadar sumak da espri mevzusuydu.
-Nilüü, ne kadar sumak koydun!!
-Tuz kadar
-Eee tuz ne kadardı!!
-Sumak kadar
"Hee!!" diye kaldım. Kafalar binbeşyüz olunca öyle sesler çıkartmak da zor olmuyor o ruh haliyle. Sonrası bu oldu mevzu bahis, o güne ait her tarifte bu taktik kullanıldı.
Ama değer derece de eğlenceliydi. Bi kere kendimi yaşıma uygun bulmanın, hanım poziyonlarda görmüş olmanın, iyi evlat, becerikli bir sevgili modunda iç rahatlığını yaşadım. Kendimle gurur duydum vallahi her puding karıştırışımda; içimi, dışımı, ortamı karıştıranları da attım tatlı sıcak çikolataya hepsini o kafayla şekere buladım. Tencerenin dibinde kalan musubetmiş sanılan kısmı yedim yuttum o hızla.
Beğenilmiş. Çok beğenmişler akşam telefonla aranılarak teşekkür edildi. Ne demek ki; hem gurur duyuldu hem de ufkum genişledi.
Hani demiştim ya bir daha çağırırsanız gelirim diyee... Hande bu şaka değildi. Çok zevk aldı Sibel o gece:)))